14 Ekim 2009 Çarşamba

Bir Elmanın Hayatı

Öncelikle Puçi için ilettiğiniz taziyeler için teşekkür ederim. Okulum sonunda açıldı. Her sene olduğu gibi yine şimdiden strese girdim. Alınacak dersler, bırakılacak dersler, ödevler, mezuniyet ve tabi ki olmazsa olmaz sınavlar. Beklenilenin aksine bu konulara girmemin sebebi şikayet etmek değil. Sınavlardan konuşmak istiyorum biraz sadece.Sınavlar hepimizin hayatında önemli yer tutuyor. Kimilerine göre "hayatın kendisi bir sınav" imiş aslında... Bu sınavların öncesinde ve sonrasında yarattığı stres herkes tarafından kabul edilir herhalde. Ben ise ne sınavlara çalışırken yaşanılan stresten, ne sonrasında alınan notu bekleme derdinden bahsedeceğim. Konuşmak istediğim şey sınav zamanının ta kendisi.
Büyük çoğunluğun farkına varmadığı bir yanı var sınavların; sınav zamanı insanların kendileriyle başbaşa kalabildiği ve kimsenin rahatsız edemeyeceği nadir anlardan biridir. Yanındakiyle konuşmak yasaktır. Gözetmenler veya öğretmenler sadece kopya çekilmemesini sağlamak ve sınavın biteceği zamanı hatırlatmak için oradadır, yani sizinle bir alakaları yoktur. Peki bu sınav süresinde neler olur? Eğer cevapları biliyorsanız zamanınızın büyük bir kısmı ya da hepsi bunları yazmaya gider. Bu işin bilinen yanı. Peki ya yazmayı bitirse de çıkması yasak olanlar? Ya da cevapları bilmeyenler? Bazıları bu kendi ile baş başa kalma anını hiç yaşamamış olabilirler. Fakat ben hiçbir zaman onlardan biri olamadım. Ya erkenden bitirdim sınavımı ya da zaten cevapları bilmiyordum. Bu yüzden de zamanımı geçirmek için türlü türlü yöntemler denedim. En çok kullandığım yöntem alacağım notu hesaplamaya çalışmaktır. İlk önce soruların cevabını ne kadar iyi verdiğimi tartıp hocanın gözünden ve kendi gözümden en düşük ile en yüksek notları belirlerim. Sonra bu notları 100lük, 25lik, harf sistemlerine göre ayırırım. Doğal olarak ne kadar az şey biliyorsam bu iş o kadar kısa sürer...
Öğrenciler sınav sırasında kendi başlarına kaldıklarını anlamazlar genelde. Eğer anlayacak olurlarsa hafif bir buhran geçirirler. "Kaç dakika kaldı?" "Öff.. Ne yapsam ki?" düşünceleri, sıranın üzerine bir şeyler çiziktirmeler bunun belirtileridir. Ben bu boş zamanı değerlendirmekten yanayım. İddia ediyorum, hayatın anlamını sınav boşluklarında bulabiliriz! Şaka tabi ki... Ama ıvır zıvırla vakit öldürme çabamız yerine gerçekten düşünmek için harcayabiliriz bu zamanı. Kendimize yönelip hayatımızı, çevremizdekileri düşünmek zor değil aslında bu süre içinde. Hem inanın ki bu düşüncelerle boğuşurken zaman daha çabuk geçecektir. Günlük olaylar değil de daha geniş bir çerçeveden bakmayı deneyin. Geleceğinizi düşünün, dostlarınızı düşmanlarınızı değerlendirin, hayaller kurun... Şimdi böyle bol keseden atıp tutuyorsun ama kendin farklı mısın diyebilirsiniz, haklısınız... Ben zamanımı hayal kurarak geçirmeyi yeğliyorum. Kanıt olarak da size ortaokul zamanında kompozisyon sınavından kalan sürede zaman geçirmek için yazdığım kompozisyonu sunuyorum ve iyi okumalar diyerek blogumu burada noktalıyorum.



-Bir Elmanın Hayatı-

Yalnızlık gibisini gördünüz mü? Her daim hayatın bir parçasıdır. Her an yanınızda hissedebilirsiniz. Dünya bu kadar kalabalık iken böylesine yalnız olmak, koskocaman bir ağaçta tek bir meyve olmak gibidir. Güzel, kırmızı, sulu bir elma iken, bunu fark eden hiç kimsenin olmaması ve bütün diğer ağaçların size katılarak gülmesi; çınar, palamut, gürgen, çam... Ve bazen bu yalnızlıktan, içinize giren bir kurtçuğa bile açılma isteği... Bu kadar ağacın içinde bir kurtçuğa muhtaç olmak… Bu yüzden mi mutsuzsunuz? Bütün orman sustuğu vakit ise haykırmak isteyip, sesinizi duyuramadığınız o an, yıkıldığınız an. İçinizdeki her şeyin yok olduğunu hissediyorsunuz değil mi? Ama yanılıyorsunuz. Hayat aslında yeni başlıyor. Kendinize güvenin ve nasıl bir elma olduğunuzu umursamayın; çürük, kurtlu, kırmızı veya yeşil, ne fark eder? Siz bu ormanın bir parçasısınız. Duygularınız her zaman sizinle, öğrenecek daha kim bilir ne çok şeyiniz var. Elbet bu orman içinde aynı duyguları hisseden tek kişi siz değilsiniz. Diğer elmayı bulun ve bu mutsuzluktan, bu yalnızlıktan kurtulun. Hayata yeniden başlayın!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder