26 Ekim 2009 Pazartesi

Televizyon Canavarı

Konumuz medya. Son Burger King reklamlarından sonra televizyon sektörünün zıvanadan çıktığına karar verdim. Her kanalda dolaşan birbirinden saçma diziler, evlendirme programları yetmiyormuş gibi başımıza bir de kendilerini herkesten üstün gören acayip varlıkları, "üstün zekâlı" sarışınları çıkardılar başımıza. Nedir bu Ajdarlardan, Esra&Ceyda kardeşlerden, uçan adamdan ondan bundan çektiğimiz? Bu insanları neden çekiyoruz, neden "topluma örnek olunması gereken" televizyona çıkarıyoruz? Birisi lütfen bunu bana açıklasın. Tek yaptığımız başkalarının aptallıklarıyla eğlenmek ve bu yolla kendimizi daha zeki zannetmek. Ama değiliz! Bu insanları izlerken onlardan daha iyi değiliz! Sadece biz aptallıklarımızı televizyonda göstermiyoruz, o kadar... Ve hatırlatmak isterim ki onlar bu "aptallıklarıyla" para kazanıyorlar; bizim ise onları izlerken elektrik faturamız kabarıyor.
Yanlış anlaşılmasın lütfen, bunları görünce gülmeyin demiyorum. Gülün ve geçin diyorum. İzlemeye devam etmek onların ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramayacaktır çünkü. Bunu biliyorsanız izlemek ya da izlememek size kalmış. Sonuçta ben bu yazıyı yazarak aptallıkların büyük maharet gibi televizyonda gösterilmesini, engelleyemem. Önemli olan siz ufacık okur kitleme ulaşabilmem.
İnsanların özel hayatlarını onlara zarar verecek kadar içine girerek ortaya koyan, bardan sarhoş çıkan ünlüleri mimleyen -ki herhalde bara gidip meyve suyu içmelerini bekliyordu insanlar bu ünlülerin-, onu bunu saçma sapan "şu sizin için böyle dedi ne diyorsunuz?"larla doldurup durduk yere tartışma çıkartan ve bizlere de bunu çok matah bir şeymiş gibi sunan medyaya karşıyım. Evet basın yayın özgürlüğünden yanayım ama bunun bir sınırı olmalı. Sarhoş insanları röportaj vermeye zorlayıp dövülen paparazzilerin "basına saldırı!" feryatlarını dinlemek yerine yapabileceğimiz çok daha yararlı ve eğlenceli bir şeyler olduğuna eminim. Hadi siz düşünedurun ben de gidip biraz dizi izliyeyim sonra da çikita muz dinleyeyim...

4 yorum:

  1. Boşuna dememişler, televizyon aptal kutusu diye. Birileri izliyor ki, yapıyorlar bu programları. Bu ajanslar tam bir parazit zaten. :)

    YanıtlaSil
  2. Ablacım sana bunla ilgili bir yazı sunmuştum zaten daha önce. Orada ki arkadaş senin benim, kısaca tüm milletin hislerine tercüman oldu diye umuyorum. En azından benim öyle :P

    Her neyse, bide son zamanlar Okan Bayülgen'in bu kızlara olan tavrı var. Tamam Okan Amca onlarla dalga geçerek televizyon şaçmalıklarından intikam alıyor belki ama diline pelesenk haline getirdiği için daha fazla merak ettirtiyor.

    Yani bu örnekten kastım şuydu. Bi elimizde bazı salaklar ve/veya salak taklidi yapan insanlar var birde bu salakların sırtından prim yapan insanlar. Bir nevi bunlar su yosunu ve mantarların oluşturduğu şekilde ortakçıl yaşam oluşturuyorlar. HEpsi birbirine muhtaç, hepsi bir yerlerden bi şekilde çarkını döndürüyor. Fazla kurcalamamak gerek.

    YanıtlaSil
  3. Kusra bakma 1 ay kadar geç cevap yazıyorum :P Elimizde salak taklidi insanların ve bunlardan prim yapanların olduğu doğru. Fakat elimizde bu "salak"ları sürekli izleyenler var. Sorun burada başlıyor. Arkalarından etmedikleri lafı bırakmayıp müptelası olan insanlar... Eğer izleyen olmazsa ne bu kişiler ekrana çıkabilir, ne de birileri onlardan prim yapabilir. Okan Bayülgen bu kişilerle dalga geçmekle beraber onlara kendilerini izletebildikleri için saygı da duyuyor. Ben ise onlara saygı duymak yerine izleyenleri kınamayı tercih ediyorum. Bu çarkı döndüren sonuçta seyirci, bilinçlenmesi gereken de ekrandakiler değil seyirciler...

    YanıtlaSil
  4. Okan Bayülgen bilinçlensinler diye yüz yıldır yapıyo bu programları bi' şey değişiyo mu efenim? Kendimiz çalıp kendimiz oynamaktayız. Severim o abimizi laf ettirmiim dedim =P Ha demek ki yanlış taktik diycek olursak haklı olabiliriz belki. Ama daha naapsın acabağ?

    YanıtlaSil